“Hoşgeldiniz” sözcüğünün anlam değiştirdiği yerdeyiz. Yine de hoşgeldiniz! Çünkü yalnız değilsiniz.
Yaşamın zaten zor olan mücadelesi sürerken, “en kötüsü bu, daha kötü ne olabilir ki” diye sıradan dertlerle uğraşırken bir anda vücutta garip bir şeyler olduğunu fark etmek ve ALS (Motor Nöron Hastalığı) teşhisi almak… İşte yaşamı kökünden değiştirecek bir yolun başlangıcı.
Bu satırları okuyorsanız “geçmiş olsun” dileğinin de anlam değiştirdiğini fark edeceksiniz. ALS tanısı ile buradaysanız; yine de hoşgeldiniz! Çünkü yalnız değilsiniz.
ALS ile birlikte bir yolculuğa başlıyorsunuz. Yolculuğunuz boyunca size bedensel ve ruhsal şifa diliyorum.
– Dr. Alper Kaya (ALS hastası)
Bu yazıda ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz) ve MNH (Motor Nöron Hastalığı) aynı anlamda kullanılmıştır.
ALS, motor nöronları etkileyen bir grup bozukluğa verilen addır. Motor nöronlar, kasların istemli hareketini kontrol eden sinir hücreleridir. En yaygın Motor Nöron Hastalığı tipi Amiyotrofik Lateral Skleroz veya ALS‘dir.
Üst motor nöronlar, alt motor nöronlarla bağlantı kurmak için beyinden beyin sapına ve omuriliğe doğru ilerler. Alt motor nöronlar daha sonra yutma, çiğneme, dil hareketi, yüz ifadesi, nefes alma, öksürme ve uzuv hareketi için kaslara bağlanmak üzere çevresel sinirlere dağılır.
Beyinde ve omurilikte bulunan, istemli kasları kontrol eden motor nöronların dejenerasyonu sonucunda kaslara giden elektriksel uyarılar bozulur; bu da ilerleyici kas erimesi (atrofi) ve güçsüzlüğe neden olur.
ALS söz konusu olduğunda kişi doktordan doktora dolaşırken teşhisin kesinleşmesini hem ister hem de istemeyebilir. Dünyada ortalama tanı alma süresi yaklaşık 14 aytır ve tanının kesinleşmesi bile başlı başına bir aşamadır. Öte yandan nöroloji uzmanı tanıyı doğrulamak için yaşadığınız belirtilere neden olabilecek diğer hastalıkları dışlamalıdır. Çünkü ALS teşhisi için kullanılabilecek tek bir biyobelirteç henüz bulunmamıştır.
ALS, nörolojik bir hastalık olmasına rağmen ilerleyen dönemlerde farklı branşların alanına giren belirtiler görülebilir ve çözüm aranması gerekebilir. Fiziksel sorunlar (el becerisi, yürüme, konuşma, yutma) ortaya çıktığında ve ilerledikçe, yeni durumlara uyum sağlama süreci devreye girer.
ALS gibi henüz kesin tedavisi olmayan bir hastalık tanısı alan bireyler psikolojik bir dizi süreç yaşarlar. Bugünkü destekleyici tıp ve teknoloji sayesinde biliyoruz ki, ALS ölümcül bir hastalık olarak bilinse de baş edilebilecek bir hastalıktır. Beslenme ve solunum konusunda zamanında önlemler alındığında, ALS’yi hayatta kalmayı başarabildiğimiz bir yolculuk olarak kabul etmek mümkündür.
Bir kişi ALS teşhisi aldığında, hastalığın ne olduğu ve nasıl seyrettiği gibi pek çok konuyu merak eder, araştırır. Bazen doktorun çizdiği kötümser tablo ve edinilen bilgiler karamsarlığa yol açabilir. Aşağıda psikolojik ve fiziksel süreçlere dair özet bilgi bulabilirsiniz.
ALS teşhisi alan kişiler, tedavisi olmayan bir hastalıkla karşı karşıya olduklarını öğrendiklerinde çaresizlik hissedebilirler. Psikolojik açıdan genellikle bir dizi süreçten geçerler; herkesin kabullenme yolculuğu birbirinden farklıdır.
Bu dönemde yaşanabilen psikolojik evreler:
Bu duygular normaldir. Pek çok kişi sonunda teşhisi kabul eder. Danışmanlık ve gerektiğinde ilaç tedavisi, kaygı ve depresyonla başa çıkmada yardımcı olabilir.
ALS hastaları kesin tanı öncesi sıklıkla birden fazla uzmana görünürler. Bunun nedeni, hastalığın sinsi başlangıçlı olması ve şikâyetlerin önce ilgili branşa götürmesidir. Örneğin bulber başlangıçta (konuşma, çiğneme, çene hareketlerinde güçsüzlük) kişiler diş hekimine başvurabilir; ilerledikçe nörolojiye yönlendirilir. El/ayak güçsüzlüğünde beyin cerrahisi veya fizik tedaviye gidilebilir; bel/boyun fıtığı düşünülerek tedavi denenebilir. Şikâyetler düzelmeyince EMG ile tanı konur.
Bu süreç dünyanın pek çok yerinde benzerdir ve ortalama tanı süresi 14 aydır. ALS genellikle iki farklı başlangıç gösterir: bazı hastalarda el/ayak güçsüzlüğü ile başlar (ince beceri kaybı, yürürken aksama, ayağın sürtmesi, çabuk yorulma, düşme), bazılarında ise konuşma bozukluğu, yutma güçlüğü, nefes darlığı ile başlar; zamanla diğer kas grupları etkilenir.
Duyu organları çoğunlukla normaldir (dokunma, ağrı, ısı, basınç, işitme, koku, görme). Zihinsel yetenekler ve bellek genellikle korunur; idrar-dışkı kontrolü ve cinsel yaşam çoğu kişide etkilenmez.
Psikolojik sorunlar; günlük yaşam, aile içi ilişkiler ve iş yaşamında olumsuzluklara neden olabilir. Psikolojik destek ve gerekirse ilaç tedavisi süreci daha yaşanabilir kılar.
Yukarıdaki durumlarda mutlaka hekim desteği alınmalıdır.
Güncelleme Tarihi : Şubat 2025